Zamanın nasıl geçtiğinin herhangi bir önemi olmadığı günlerde yaşıyordum. Ne de olsa ben kimliğini kaybetmiş bir asi ruhtum, masmavi sularına hüzün karışmış bu şehirde. İsyanım belki yalnızlığımaydı ve belki de varlığımaydı bilinmez... Tek bildiğim şey fırtınaya tutulmuş bir gemi misali yalpaladığımdı bu hayatta. Herkes gibi bir ismim, bir yaşım vardı tabii ki ama sadece bunlar yeterli miydi bu dünyada bir kimlik teşkil etmek için? Bu soruyu her sorduğumda kendime kalbimden koskoca bir “hayır” yanıtını alıyordum. Hayat adeta ona tutunmaya çalışanların cenk meydanıydı. Ben ise adımı çoktan “tutunamayanlar”ın hanesine yazmıştım.
“Ben kimim?” Ve hemen akabinde gelen “Ben neyim?” Sorularından teşekkül zihin kemirgenleri durmaksızın beynimi yiyip duruyordu. Cevapsız sorulara yenik düşen zihnime bedenim de ayak uydurmuştu. Vücudum tekdüze adımlarla arşınlıyordu yolları hatta soluk alışım bile durağanlığa teslim olmuştu. Kalabalıklar içinde yalnızlığımla boğuşuyordum. Mutlu bir ailem, yaşamımı sürdürmeye yarayan bir işim ve arkadaş sıfatıyla tanımlanabilecek insanlar mevcuttu hayatımda fakat bütün bunlar bana yetmiyordu, yetinemiyordum.
Meltemine keder bulaşmış bir temmuz gününde başladı kimliğimi arayışım ve karla karışık sevda yağan bir şubat gününde gerçekleşti kendimi buluşum. Yalnızlığımı paslı bir çiviymiş gibi yüreğime çakan doğum günlerimden biriydi. Sıcağıyla dışarıda insanları buram buram terleten bu temmuz gününde, ben zemheri ayazında kalmışçasına üşüyordum. Gözyaşlarım buz kesmişti ve ben onları akıtabilmek için kelimelerin harlı ateşine sığınmıştım. O güne kadar bütün yolları çıkmaz bir sokağa çıkan kalbimde kelimelerle akmaya başlayan gözyaşlarım yeni bir yolun varlığını müjdeliyordu. Yolun ne adını ne de varacağı noktayı biliyordum, bildiğim tek şey artık çıkmaz bir sokağın esiri olmadığımdı.
Ayazıyla insanın bütün vücudunu buz kesen bir şubat gününde gördüm yolumun son durağını. Ve o gün üç harf, tek heceden oluşan büyülü kelimeyi “aşk” ı bana armağan etti zümrüt bakışlı zeytuni gözlerin.
Nazlı çiçeğim, bakışlarında aşkı bulan benliğim varlığını koşulsuzca teslim ediyor ellerine...
7 Haziran 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder