Gündüz kokulu ruhun bir güneş gibi ışığını saçıyor katran karası gecelerime .
Özleminle viran olan bedenim yetim kaldı bu metruk mahalde.
Zihnimin kavisli yollarında yalnız seninle dolaşıyor düşüncelerim.
Limanını kaybetmiş bir gemi misali savruluyorum aşkın engin denizinde.
Efsunlanmış gözleriyle uçsuz bucaksız bir hülyaya daldı kalbim.
Ruhumun görünmez sakini, gönül yaralarımın meçhul faili,
İsminin erişilmezliğiyle bahtiyardır nefsim.
Nadide bir mücevheri kaybetmiş olmanın hüznünü yaşayanlar gibiyim
Elem harlı ateşiyle yakıyor benliğimi.
Resmediyor gözlerim, mutlulukla hüznün büyük bir hasretle kucaklaştığı anları
Elimde kalemim, gecenin karanlık, puslu sayfasına gündüzü yazıyorum.
Her bir damlasına adını nakşettiğim yaşlar süzülüyor gözlerimden.
İnzivaya çekilmiş bir dervişçesine dinginliğin huzurlu sularında yüzüyorum.
Nail olsam sana, varlığınla bütünleşse geceden gündüze doğru kalbim.
Bıraktım tüm duygularımı üzeri öfkeyle kaplı yollara.
Izdırap çekiyor yüreğim buram buram sensizlik kokan dakikalarda.
Ramak kalsa da düşmeye uçurumdan, ben seninim.
Aşkım boğulmamak için çırpınıyor ümitsiz sevdaların ummanında.
Kaçamak bakışların eşliğinde reddediyor gözlerin beni.
Terk edilmişliğin kederli havasını soluyarak zehirleniyor ciğerlerim.
Işığını kaybeden sönmüş bir yıldız misali
Mahsur kaldım gecenin zifiri karanlık zindanında.
Adını sonsuzluğa yazıyorum, son noktası konmamış bir veda cümlesi eşliğinde.
Şayet sessizlik hüküm sürmeye başlarsa vücudumda bir gün,
Kalbimi teslim alır sensizlikle geçecek bir ömür.
Ilık esintisiyle bedenimi sinsice hasta eden lodos gibi
Masmavi denizle bezenmiş gözlerin yavaşça esir alıyor aşkımı.
Işıltına muhtaç yaşıyor artık gecenin karanlığına mahkum ettiğin ruhum.
7 Haziran 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder