hepimiz ölümü fani vücudumuzun toprağa karışıp bu dünyadan terk-i diyar etmesi olarak biliriz. peki sadece ölüm bu mudur? insan yaşarken de ölmez mi?
yukarıda belirtilen bu soruları sanırım şöyle cevaplayabiliriz. kimi zaman insan fiziksel olarak yaşarken de ruhu ölebilir. aşk acıları, kalp kırıklıkları, terk edilişler, reddedilişler gibi bazı nedenlerden dolayı insan yaşarken de bu hayatta ruhu terk-i diyar edebilir. kişinin ruhu bu dünyadan çekip gittiğinde evet o insan görebilir, konuşabilir, yürüyebilir ve bir şekilde fiziksel olarak hayatına devam edebilir ama onun ruhu gitmiştir artık o sadece bomboş bir varlıktır. ruhu çekip giden bir insanın artık kalbi de yoktur ki. kalbimiz yani bize yaşam gücü veren varlığımız ruh olmadan mevcudiyetini belki fiziksel olarak devam ettirebilir ama ruhu olmayan bir kalp sadece sert bir taş kütlesinden farksızdır. ve gözlerimiz, kişiyi dış dünyaya tanıtan ve parıltısıyla yaşam gücümüzü, hayata bağlanışımızı gösteren varlığımız. ruhu ölen bir insanda hayata bağlanış, o gözlerindeki yaşam sevinci, o parıltı yer alamaz ki. o gözler sadece görme işlevini yerine getiren dünyaya boş ve ışıksız bakan birer organdır.
yaşarken ruhu ölen insanlar ölümü bir anlamda bu dünyada tatmışlardır. onlar evet yaşarlar ama bir şarkının sözlerinde "yaşıyorum öylesine" denildiği gibi onlar yaşarlar öylesine...
22 Temmuz 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder