27 Temmuz 2009 Pazartesi

Çocukları Bırakın Faşistler

26 haziran 2009 tarihinde hürriyet gazetesi'nde yer alan the marmara oteli'nde yapılmakta olan yök çalıştayı'nda toplantıyı izlemekte olan fatih usta adlı öğrencinin ayağa kalkarak "demokratik eğitimden bahsediyorsunuz, ama bize söz hakkı vermiyorsunuz" bağırması sonucu polislerin öğrencinin ağzını kapatarak dışarı alması sonucunda çalıştayda yer alan galatasaray üniversitesi profesörü ahmet insel'in polislere vermiş olduğu tepkidir.

haberin ayrıntısı
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12148838.asp

yorum

her ne kadar faşist kelimesi sol jargonda bol bol kullanılan, artık anlamını yavaş yavaş yitirmeye başlamış ve her önüne gelenin her politik olayda söylediği bir siyasi kavram olmasına rağmen hocamızın bu olayda vermiş olduğu tepki çok doğru bulmaktayım. ahmet insel hoca tepkisinde "çocukları bırakın faşistler" yerine "çocukları bırakın zorbalar" deseydi kanımca çok daha iyi bir ifade olacaktı (en azından popülarizmden uzak olurdu) ama bu olayda vermiş olduğu tepki nedeniyle prof. dr. ahmet insel'i ayakta alkışlamak gerektiğini düşünüyorum. ülkemizde özellikle son zamanlarda bu tarz olaylara tepki gösteren kişi sayısı hızla azalmakta olmasına rağmen böyle tepkiler verebilen kişilerin akademik camiada hâla var olduğunu görebilmek gerçekten çok güzel.

polislerin salonda bulunan öğrencilere sanki içeriyi teröristler basmış gibi kontrolsüz aşırı güç kullanmalarını hangi kelimelerle adlandırmak mümkün gerçekten bilemiyorum. orada bulunan öğrenciler bağırarakta olsa düşündükleri fikirlerini toplantıda yer alan kişilere anlatmak istiyorlar. tek suçları düşündüklerini ifade etmek olan öğrencileri onlara terörist muamelesi yapıp ağızlaranı kapatarak yaka paça dışarı atmanın mantığı ne olabilir gerçekten insanı meraka sevkedecek bir konu. ilk önce şu sorunun bir cevabını verelim "polisin görevi nedir?". bildiğimiz kadarıyla böyle bir toplantıda polisin görevi içeridekilerin güvenliğini sağlamaktır. peki bu çocuklar bağırarak mı içerdekilerin güvenliğini bozuyorlar? haklı oldukları bir konuda fikirlerini beyan etmeye, bir şekilde seslerini duyurmaya çalışan bu insanlar nasıl oranın güvenliğini bozabilirler? sadece bu iki soru bile orada bu olayı yaratmış olan polisleri acımasızca eleştirmemize neden olabilmektedir. gerçekten toplantıda oranın güvenliğini sıkıntıya sokacak bir durum olmuşsa ki bu olayda asla böyle birşey söz konusu değil polisler olayı yaratan öğrencilere terörist muamelesi yapmak yerine insanca davranarak rahatlıkla dışarıya çıkarabilirlerdi. fakat burada görülüyor ki maalesef görevli polislerin amacı içerinin güvenliğini sağlamak değil amaç kişilere terörist muamelesi yapıp, fiziksel şiddet uygulayarak onları bezdirmeye ve yıldırmaya dönük bir politika uygulamaktır.

işin ilginç yanı günümüzde polisler polis akademileri'nde ciddi eğitimlerden geçmekte ve çok çeşitli akademik konularda dersler görmektedirler. yani bu insanlar cahil, eğitimsiz insanlarda değil. peki eğitimsiz olmayan amacı şüphesiz görevli olduğu yerde kişilerin güvenliğini sağlamak olan kolluk kuvvetleri nasıl oluyor da bağırmak dışında herhangi bir kabahati olmayan öğrencilere yasadışı terör örgütü üyesiymiş gibi davranabiliyorlar bunu anlayabilmek hatta yorumlayabilmek dahi çok güç.

sonuç

yukarıda da belirtildiği gibi yıl 2009 olmasına rağmen maalesef ülkemizde hâla kolluk kuvvetleri insanlar üzerinde gereği olmadığı halde fiziksel şiddet uygulamaktadır. bu durumun artık bir son bulması, bu konularda polislerin daha da fazla bilinçlendirilmesi ve en önemlisi olaylara müdahalede soğukkanlı olunmasına dikkat edilmesi gereklidir. artık insanları en ufak protesto haklarını ellerinden alırcasına yapılan bu muamelerin, baskı ve yıldırma politikalarının kesinlikle bir son bulması gereklidir. ama değerli hocamız prof. dr. ahmet insel'in vermiş olduğu tepki gibi polisin gereksiz şiddet uyguladığı durumlarda en azından ortamda bulunan üst düzey insanların bir tepki koyması gereklidir. zaten bu tepkiler de olmazsa ülkemizde bu gibi olaylar çok daha vahim sonuçlar doğuracaktır.

tekrar sayın prof. dr. ahmet insel'i bu doğru ve akademik anlayışa yakışan tavrından ötürü kutluyorum. umarım ilerleyen yıllarda böyle tepkiler verebilen akademisyenler ülkemizde çoğalarak daha da artar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder