22 Temmuz 2009 Çarşamba

Cennet

Cennet daha önce Araf filmini yönetmiş olan Biray Dalkıran'ın yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlendiği psikolojik-drama türünde olan 2007 yapımı bir Türk filmidir. Film 11 Nisan 2008 tarihinde gösterime girmiş 12 hafta gösterimde kalmıştır. Film 24.774 seyirci tarafından izlenmiş olup süresi 107 dakikadır.

Cennet filminin ana temasını en güzel filmin afişinde yer alan "O'nun cennetinde sadece mutluluk vardı. Diğerleri gelene kadar" cümleleriyle açıklanabileceğini düşünüyorum. Filmin afişinde yer alan, içinde geçen cümlelerle filmi çok güzel özetleyen bu mottoya daha sonra geri dönmek kaydıyla şimdi filmin konusunu anlatmaya başlayalım.

Filmdeki baş karakter Engin Altan Düzyatan'ın oynadığı "Can" karakteridir. Can 7 yaşındayken annesinin gözleri önünde intihar etmesiyle büyük bir travma yaşamıştır. Bu olaydan sonra Can'da "Atipik Psikoz" yani sınıflandırma dışı, türü belli olmayan psikoz vakası meydana gelmiş ve bununla birlikte zeka geriliği oluşmuştur.

Can'ın düşük zeka seviyesine rağmen doktorları hayrete düşüren güçlü bir hayal gücü vardır. Filmde Can'ın hayal gücü, Can'ın çizmiş olduğu melek kanadı tasvirleriyle görülmektedir. Filme de adını veren Can'ın kendi hayal dünyasında yaratmış olduğu cennetidir. Bu hayali cennette ölmüş annesiyle birlikte yaşamakta ve diğer insanlarla iletişim kurmamaktadır.

Can'ın babası (Mehmet Birkiye) 15 yıldır Can'ın tedavisi için Akıl Hastanesine Dr. Ahmet'in (Şendoğan Öksüz) yanına getirmektedir. Fakat son zamanlarda Can'da şiddet eğiliminin artmasıyla birlikte babası Can'ı Dr. Ahmet'in gözetiminde Akıl Hastanesine yatırmıştır. Filmde Can 29 yaşındadır ve kendi ismini kesinlikle kabul etmemektedir. Sürekli kendisine "A" diye hitap edilmesini istemektedir ve "O’nun adı A, Can değil sadece A" diye söylemektedir. Can'ın kendine A ismiyle hitap edilmesini istemesinin nedeni annesinin intihar ederken ağzından çıkan son kelimenin "A" olmasıdır. Hastanede Can'ın aynı odada kaldığı birde arkadaşı vardır. Filmde bu karakter hep Arkadaş (Fahriye Evcen) diye geçmiştir. Can'ın arkadaşı genç ve güzel bir kız olup şizofreni hastasıdır. Can annesinin hayaliyle kurduğu bu sanal cennetine bir de arkadaşını dahil etmiştir. Bu ikili hastanedeki korunun içerisinde dolaştıklarında artık kendi cennetlerinde yaşamaktadırlar. Can arkadaşıyla birlikte bu hayali cennetinde çok mutludur.

Birgün hastaneye Can'ın tedavisine yardımcı olması için Dr. Tuba (Zeynep Pabuççuoğlu) gelir. Dr. Tuba zeka geriliği konusunda uzman olan bir doktordur ve zeka geriliği olanların zeka seviyesini artırıcı bir ilaç üzerinde uzun zamandır çalışmaktadır. Dr. Tuba bu ilacı denek fareler üzerinde denemektedir ve ilaç henüz test aşamasındadır. Dr. Tuba ilaç çalışmalarını sevgilisi Dr. Can (Cüneyt Sayıl) ile yapmaktaydı fakat sevgilisinin ağır bir rahatsızlık geçirmesinden sonra çalışmalara Dr. Burak (Aytaç Ağırlar) ile birlikte devam etmek zorunda kaldı. Dr. Can çok ağır hastadır ve hergün hastalığı ilerlemektedir. Birgün Dr. Tuba sevgilisi Dr. Can’ın yanına gitti ve aralarında geçen diyalogta Dr. Can "Lütfen beni bu halimle hatırlama, ben hep dünyaya bir iz bırakmak istedim" demiştir. Dr. Tuba'da buna cevaben "Sevgilim izin benim, projeni devam ettireceğim ve sonucunu da sen göreceksin" demiştir. İlk zamanlar Dr. Tuba Can ve arkadaşının arasına girerek Can ile iletişim kurmaya çalışmıştır. Onunla hastane dışına çıkabileceğini söylemiştir. Özellikle ikinci görüşmeden sonra Can ile iletişim kurmaya ve arkadaş olmaya başlamışlardır.

Can birgün arkadaşıyla birlikte hastaneden kaçmak için plan yapmış ve kendi uyku ilacını yutmayarak, gizlice hemşirenin çayına atmıştır. Sonrasında hemşirenin uyumasıyla birlikte arkadaşıyla birlikte hastaneden kaçmışlardır. Can ile arkadaşı, arkadaşının isteği üzerine deniz fenerine benzer bir yere gitmişlerdir. Arkadaşının sırtında iki tane melek kanadı dövmesi bulunmaktaydı. Filmde geçen diyalogta arkadaşı Can'a "Kanatlarının şimdi küçük olduğunu ve doğumgününde büyüyeceğini o zaman birlikte uçacaklarını" söylemiştir. Ayrıca arkadaşı Can'a unutmaması için üzerinde "Uçacağız" yazan bir kağıt vermiştir. Can ile arkadaşı sabaha kadar burada uyuyakalmışlar ve olması gerekenden geç bir saatte hastaneye geri dönmüşler ve kaçtıkları farkedilmesinden kaynaklı ceza almışlardır. Hatta Dr. Tuba sabah Can'ı odasında göremediğini Dr. Ahmet'e söylemiş, Dr. Ahmet ise Can'ın kaçtığını ama tekrar hastaneye geri döndüğünü ve ceza alacağını söylemiştir. Dr. Tuba Can ile çalışacağından ceza almasını istememiş ve Dr. Ahmet'te bunu olumlu karşılamıştır.

Bundan sonra Dr. Tuba Can ile çalışmaya devam etmiş ve Can'ın babasından izin alarak Can'a birtakım testler yapmıştır. Test sonucunda Can'ın değerleriyle projenin denek faresi "Yıldız" ın değerleri benzer çıkmıştır. Böyle olunca üzerinde çalışılan ilacın Can'ın normal bir zekaya ulaşmasında etki yaratacağı Can'ın babasına Dr. Burak tarafından iletilmiştir. Fakat tedavi sonrasında ortaya çıkacak sorunlarla ilgili Can'ın babasına bir dosya verilmiştir. Bu dosyayı inceledikten sonra "Benim oğlum bir denek değil” diyerek Can’ın babası tedaviyi reddetmiştir. Bundan kısa bir süre sonra Dr. Can vefat etmiş ve aslında bu ilacın Can'ın üzerinde denenmesinde istekli olmayan Dr. Tuba ise bu ölümden etkilenip Can’ın babasını ikna etmek için çaba gösterme kararı almıştır.

Dr. Ahmet Can'ın tedavisinin daha başarılı olabilmesi için Can'ın babasıyla konuşup Can'ın yaşadığı travmayı yaratan annesinin ölümünün nasıl olduğunu sormuştur. Can'ın babası da Dr. Ahmet'e bu ölümün nasıl yaşandığını anlatmıştır. Can'ın babasının bir kadınla ilişkisi ve bu kadından bir kız çocuğu vardır. Birgün yolda giderken kaza yapmış ve hastaneye yaralı olarak kaldırılmıştır. Eşi de hastaneye gidip bu durumu öğrendikten sonra aldatılmış olmayı kaldıramayarak Can 7 yaşındayken Can'ın gözü önünde intihar etmiştir. Zaten Can'ın babasının tedaviyi kabul etmek istememesinin en önemli nedeni ise eğer Can'ın zeka seviyesi normal değerlere ulaşırsa bu olayı bir şekilde öğrenip kendisinden uzaklaşma ihtimalidir. Fakat özellikle sevgilisinin ölümünden etkilenen ve bu projeyi sonuca ulaştırmak isteyen Dr. Tuba'nın ısrarlarıyla Can'ın babası ikna olup oğluna bu ilacın kullanılması için gerekli izni vermiştir.

Tedavinin başlamasından sonra Can'ın beyinsel aktivitelerinde herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen durumunda küçük düzelmeler başlamıştır. Can cennet adını verdiği kendi hayal aleminden uzaklaşmaya başlamış ve arkadaşından kopmaya başlamıştır. Artık Dr. Tuba ile hastane dışında vakit geçirmeye başlamıştır. İlk gelişme olarak artık kendine "A" dememeye başlamış ve Can ismini kabul etmeye başlamıştır. Can'ın gelişimini daha iyi takip edebilmek için babasından izin alarak Dr. Tuba Can'ı evinde misafir etmeye başlamış ve Can ile tüm günlerini geçirmeye başlamıştır. Bundan sonra Can'da önemli gelişimler gözlemlenmeye başlanmış, Can herkesle rahat iletişime geçmeye başlamış ve birinci tekil şahıslı cümleler kurmaya başlamıştır.

Fakat Can'ın normalleşmeye başlaması Dr. Tuba'da bir çelişkiye düşmesine neden olmuşur. Acaba Can'ı hayal dünyasından koparıp normalleştirmesi doğru muydu? Dr. Tuba bu soruları kendine sorarken Can'da duygusal anlamda acı çekmeye başlıyordu. Hem Dr. Tuba'ya duygusal bir yakınlık hissetmeye hem de arkadaşını düşünmeye başlıyordu. Ve birgün Dr. Tuba Can ile birlikte hastanede bulunduğu sırada Dr. Burak’ın “Yıldız” ın test sonuçlarıyla “Can” ın test sonuçlarını değiştirdiğini ve bu sonuçları ilacın yapımına maddi destek veren firmaya gönderdiğini öğrendi. Bu olayı öğrendikten sonra Dr. Tuba ile Dr. Burak ciddi bir tartışma içerisine girdi ve Dr. Burak Can’a gerizekalı diyerek Can’I hırpalamaya başladı bunun sonucunda ise Can Dr. Burak’ı döverek hastaneden kaçtı.

Sonrasında, Can elinde saklamış olduğu "Uçuçağız" yazısına bakıp arkadaşının doğumgünün bugün olduğunu ve birlikte uçacaklarını hatırladı. Ve Can koşarak daha önce arkadaşıyla gitmiş oldukları deniz fenerine gitti. Dr. Tuba'da motoruyla Can'ın peşinden gitti. Filmin sonunda Can ve arkadaşı uçuyoruz diyerek deniz fenerinden atladılar ve Dr. Tuba bu atlayışa engel olamadı. Böylece film Can’ın trajik ama bir o kadar da fantastik ölümüyle sonlandı.

Olumlu

Hepimiz bazen yarattığımız kendi cennetimizde yaşamak istemiyor muyuz? Sorunlardan, günlük problemlerden uzak sadece mutlu olabileceğimiz kendi hayal dünyamızda yaşamak istemiyor muyuz? Eğer bu sorulara sizde “Evet İstiyorum” cevabı veriyorsanız, Cennet filmi biz izleyicilere Atipik Psikoz rahatsızlığı ve zeka geriliği olan 29 yaşındaki Can’ın büyük hayal dünyasını, yarattığı “Cennet” i göstererek farklı, fantastik bir boyut sunuyor.

Filmde neden normal bir karakter üzerinden değil de psikiyatrik rahatsızlığı olan Can karakteri üzerinden bu hayal dünyasının anlatıldığını irdelersek, bilindiği gibi normal insan karakteri her ne kadar imgesel bir hayal dünyasına sahipse de yaşadığı reel hayat nedenli güçlü bir gerçekçi bakış açısına sahiptir. Böyle olunca da hepimizin hayal dünyasında varolan fakat yaşadığımız hayat nedenli sınırlı, sığ kalan kendi “Cennet” imizi yani iç dünyamızı en güzel Can karakteri gibi rahatsızlığı nedenli “özgür” olan hayal dünyası içerisinde “yaşayabilen ve rahatça uçabilen”, bize sınırsız bir fantastik dünya yaratabilen bir karakterin gözünden anlatılmıştır.

Tabiiki filmin bu fantastik kısmı hayal kavramı konusunda fazlasıyla sınırlı bir bakış açısına sahip insanlar için büyük ölçüde sıkıcı gelecektir. Zaten bu film daha çok hayal aleminde uçamayan fakat uçmak isteyen insanlar için ideal bir filmdir.

İlerleyen hikaye içerisinde Dr. Tuba karakterinin filme dahil olmasıyla birlikte Can’ın fantastik dünyasıyla ve Dr. Tuba gibi hırslı, başarılı olmak isteyen güçlü bir karakterin reel dünyasıyla film gerçekle fantastik arasında gidip gelmeye başlıyor. Filmde görüyoruzki reel dünya belli oranda başarılı oluyor ve Can mutluluğunu yani “Cennet” ini kaybetmeye başlıyor. Fakat film son sahnesiyle birlikte asıl mutluluğun deniz fenerinden hayallerine atlayan Can’ın yaptığı gibi kendi “Cennet” imizde var olduğunu bizlere gösteriyor.

Zaten filmin afişinde şu mottoyla ana tema o kadar güzel anlatılıyorki “O’nun Cennetinde sadece mutluluk vardır. Diğerleri gelene kadar”. Bu cümleler bizler içinde geçerli değil mi? Özellikle öğrencilik hayatımızda kimileri için lise hayatında, kimiler içinse üniversite hayatında büyük büyük hayaller yok muydu? O yıllarda bizi var eden, mutlu kılan bu hayaller değil miydi? İşte Cennet filmi bizlere bu soruların cevaplarını bulmamız için güzel bir ufuk çiziyor. Film bizlere mutluluğun sadece reelde olmadığını kendi iç dünyamızda, hayallerde de var olduğunu gösteriyor. Aslında bizlere öğrencilik hayatımızdayken, kısaca gençken yapmak istediğimiz ama sonra hayatın şartları gereği yapamadığımız zevkler için bir kapı açıyor. Belki bizlerde kendimizi, ruhumuzu özgür bırakmalıyız, belki serbestçe kanatlanıp uçabilmeliyiz, belki... Aslında hayatımızda bu belkilerin, keşkelerin bir sonu yok. Bu nedenle filminde bizlere gösterdiği gibi mutlu olmanın, hayatın anlamını yakalayabilmenin formülü “Hayallerimizde uçabilmekte”.

Filmde “Cennet” imgesinin olduğu sahnelerdeki görsel efektleri çok başarılı bir şekilde uygulanmış. Filmde Engin Altan Düzyatan “Can” karakteri gibi çok zor bir rolü gayet başarılı bir şekilde oynamış. Ayrıca Arkadaş karakterinde oynayan Fahriye Evcen’de şizofren hastası rolünü başarılı bir şekilde oynamış. Filmin hem görsel efektleri hem de bu iki genç oyuncunun başarılı performansları ve ayrıca Türk Sinemasında pek yer almayan bir türde (psikolojik-drama) yapılmış olması sebebiyle rahatlıkla Türk Sineması tarihinde yer alabilecek bir filmdir. (Türk Sinemasında psikolojik-drama türünde yer almış birkaç film bulunmaktadır, bunlar; Med-Cezir Manzaraları (1989), Zeynep’in Sekiz Günü (2007) ve Gölgesizler (2008)’dir.)

Olumsuz

Filmin belli başlı bazı bölümlerinde önemli kopukluklar bulunmaktadır. Özellikle babanın Dr. Tuba tarafından Can’ın tedavisine ikna edilmesi sahnesi (Benim oğlum denek değil diyen baba ufak bir psikolojik baskı sonrasında hemen ikna oluyor.), Can’ın hastaneden kaçma sahnesi ve sondaki final sahnesinin çok çabuk gelişmesi filmin başından beri olan fantastik havanın finalde yeterince altının çizilememesi gibi yanlışlıklar mevcuttur. Film 107 dakika gibi uzun bir vakte sahip olmasına rağmen filmdeki yukarıda da anlatılmış olan bazı sahnelerin yeterince iyi çekilmediğini düşünüyorum. Bu nedenli filmin örnek 120 dakika gibi biraz daha uzun olması gerektiği kanısındayım. Ayrıca Can’ın tedavisine karar aşamasında ve tedavi aşamasında Amerikan bilim-kurgu filmlerine özenircesine gereksiz efekt kullanımı ve bir bilim-kurgu filmi havası yaşatılması psikolojik-dram türündeki bu filmde en bariz hatalardan birisidir. Her ne kadar filmin ilk bölümünde bulunan “Cennet” imgesinin vurgulandığı bölümleri gayet başarılı bulsamda özellikle Dr. Tuba’nın yer aldığı sahnelerde hikayenin ilerleyişiyle ilgili birçok şeyi anlatma kaygısından bazı sahnelerin hızlı geçildiği ve bazı sahnelerede gereksiz yer verildiği kanısındayım.

Sonuç

Ben filmi Türk Sineması açısından gayet başarılı buluyorum ve rahatlıkla söyleyebilirimki bu film Türk Sineması tarihine geçmiştir. Filmde bazı sahnelerin Amerikan filmlerine özenti olması ve bazı sahnelerde kopukluklar da olsa hem oyunculuk hem de görsel efekt açısından ben filmi gayet başarılı buluyorum. Cennet, özellikle psikolojik-drama seven sinemaseverlerin mutlaka izlemesi gereken filmlerden birisidir. Benim bu film için verebileceğim değerlendirme puanı 10 üzerinden 8’dir.

Filmin Oyuncu Kadrosu

1. Engin Altan Düzyatan (Can)
2. Fahriye Evcen (Arkadaş)
3. Zeynep Pabuççuoğlu (Dr. Tuba)
4. Cüneyt Sayıl (Dr. Can)
5. Şendoğan Öksüz (Dr. Ahmet)
6. Aytaç Ağırlar (Dr. Burak)
7. Mehmet Birkiye (Can’ın Babası)
8. Tülay Bekret (Can’ın Annesi)

Filmin Teknik Ekibi

Yönetmen&Yapımcı: Biray Dalkıran
Senarist: Burak Sesli
Görüntü Yönetmeni: Aşkın Sağıroğlu
Sanat Yönetmeni: Nevra Genelioğlu
Yapım Şirketi: D.F.G.S (Düş Fabrikası Görüntü Sanatları) Yapım
Dağıtım Şirketi: 35 Milim Filmcilik
Müzikler: Taner Sarf, Harun Kolçak

Film Hakkında Kritikler

1. Imdb.com (The Internet Movie Database): 2.9/10 (65 oy)
www.imdb.com/title/tt1171672/

2. Beyazperde.com: 6/10 (119 oy)
beyazperde.mynet.com/film/3711

3. Sinema.com: 7.1/10 (139 oy)
www.sinema.com/film/6645/cennet

4. Sinematurk.com 7.78/10
http://www.sinematurk.com/film_genel/19923/Cennet

5. Sinemalar.com 7/10 (118 oy)
www.sinemalar.com/film/862/Cennet/

Filmin Web Sitesi
www.cennetfilm.com/

Filmin Fragmanı
www.cennetfilm.com/fragman.htm

Filmin Kamera Arkası
www.cennetfilm.com/kameraarkasi.htm

Filmin Basın Bülteni
www.cennetfilm.com/cennetbulten.doc

Filmin Müzikleri
www.youtube.com/watch?v=yUK0-gEMMbI (Taner Sarf&Gamze Amous-Ölüyorum)
www.youtube.com/watch?v=vJ2171Ea5wM (Harun Kolçak-Yanımda Kal)

Filmin Satın Alınabileceği Yerler

1. Hepsi Burada.com
www.hepsiburada.com/cennet/productDetails.aspx?categoryid=178179&productid=dvddpro461
2. Ebay.com

global.ebay.com/CENNET_-_HEAVEN_2008_Turkish_movie_DVD/350180868126/item

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder